Gebelikte Multi-Vitamin Desteğinin Yeri
Amerika’da National Research Council Food and Nutrition Board tarafından 19-50 yaş arasındaki gebe olmayan kadınlar ile gebeler ve laktasyon dönemindeki kadınların günlük olarak alması gereken enerji, protein, vitamin ve mineral miktarlarının ne olması gerektiği (Recommended Daily Allowances (RDA) 1989 yılında yayımlanan bir bültenle ortaya konulmuştur. Önerilen miktarlar kişisel kullanım için değil, toplumsal bazda yol göstermek amacıyla kullanılmalıdır; çünkü besin gereksinimleri kişiden kişiye değişim gösterebilir. Prenatal vitamin-mineral preparatlarının kullanımı kişinin bazı besin öğelerini önerilen miktarların (RDA) üzerinde almasına neden olabilir. Özellikle yüksek miktarlarda demir, çinko, selenyum, vitamin A, B6, C ve D alımı bazı toksik etkilere neden olabilir. Rothman ve ark tarafından 20,000 gebe üzerinde yapılan bir araştırmada, günlük 15,000 IU’yi aşan Vitamin A alımının doğumsal defektlerle yakından ilgili olduğu ortaya konmuştur. Ayrıca, perikonsepsiyonel dönemde diabetik hastalarda kan glukoz düzeylerinin, fenilketonürisi olan kadınlarda ise kan fenilalanin düzeylerinin ayarlanmaması kötü gebelik sonuçlarına yol açmaktadır.
Amerikan Pediatristler Akademisi ve ACOG, gebelikte, önerilen RDA dozlarının iki katından daha fazla alınmamasını tavsiye etmekte ve rutin multivitamin desteğini önermemektedir. Institute of Medicine, 1990 yılında gebelikte demir dışında tüm vitamin ve mineral gereksinimin dengeli beslenme ile karşılanabileceğini belirtmiş ve demir dışında rutin vitamin desteğinin gereksiz olduğuna dair fikir bildirmiştir. Ardından, perikonsepsiyonel folik asid desteğinin nöral tüp defektlerini yaklaşık olarak yarı yarıya azalttığının ortaya konması ile U.S. Centers for Disease Control and Prevention doğurganlık çağındaki gebelik potansiyeli olan tüm kadınların günde 0.4 mg folik asid almasını önermiştir. Ayrıca, daha önce nöral tüp defektli bebek doğuran kadınlarda, bu desteğin 4 mg olması gerektiği önerilmiştir. Diğer vitaminlerin de prekonsepsiyonel olarak alımının başka doğumsal defektleri azaltmada etkileri olup olmadığına dair daha çok araştırmaya ihtiyaç vardır. Gözlemsel çalışmalardan elde edilen kanıtlar, konsepsiyondan önce ve gebelik süresince kullanılan multivitamin-mineral desteğinin doğumsal defektleri ve kötü perinatal sonuçları azalttığı yönündedir. Birinci veya 2. trimesterde başlanılan vitamin-mineral desteğinin preterm doğum riskini ve düşük doğum tartılı bebek olasılığını 2 kat azalttığı bazı gözlemsel çalışmalarda ortaya konmuştur.
Her ne kadar rutin vitamin desteğinin gebelik sonuçlarını iyileştirdiğine dair bilimsel kanıt yeterli düzeyde olmasa da ciddi beslenme yetersizliğine sahip adolesan gebeliklerinde multivitamin-mineral desteğinin, preterm doğumu ve düşük doğum tartılı bebekleri anlamlı oranda azalttığı gösterilmiştir.
Institute of Medicine ve ACOG gebelikte demir dışında rutin vitamin desteğinin gereksiz olduğuna dair fikir bildirmişlerdir. Ancak, her iki kurum da her gebe kadının günlük beslenme alışkanlıklarının değerlendirilmesini ve yetersiz besin alımı düşünüldüğünde veya yüksek-risk kategorilerine dahil olma durumu varlığında, ikinci trimesterin başında bir multivitamin desteğinin sağlanması gerektiğini belirtmişlerdir.
Siega-Riz tarafından 2002 yılında yapılan bir çalışmada, Kuzey Carolina’daki gebe kadınlar incelendiğinde, yalnız diyet yoluyla önerilen demir alımının yalnız %30 gebede, folat alımının ise yalnız %60 gebede karşılanabildiği ortaya konmuştur. Bu da Amerikan kadınlarının yüksek gelir düzeylerine sahip olsalar dahi besin gereksinimlerini yalnız gıda yoluyla alamadıklarını göstermiş olup önemli bir gebe populasyonuna multivitamin desteği verilmesi gereğini ortaya koymuştur. Ancak, yapılan komplians çalışmalarında gebelerin yaklaşık 1/3’ünün reçete edilen multivitaminleri almadıkları görülmüştür. Düşük eğitim düzeyine sahip ve genç yaştaki kadınların daha az multivitamin kullandığı görülmüştür.
Sonuç olarak gebelere multivitamin desteği verildiğinde dahi multivitamin preparatlarının gerekli besin maddelerinin tamamını değil, yalnızca bir kısmını karşılamakta olduğu ve sağlıklı bir diyetin yerine asla geçmeyeceği açıkça vurgulanmalıdır. Gebeler dengeli ve çeşitli beslenme konusunda bilinçlendirilmeli, beslenme alışkanlıkları değerlendirilmelidir. Perikonsepsiyonel/erken gebelik döneminde tüm kadınlara folat desteği verilmelidir. Demir ve folat dışındaki gebelikte ihtiyacın arttığı tüm besin öğeleri, dengeli beslenme konusunda yapılan bilinçlendirme ile, (hastada nutrisyonel risk faktörü bulunmadığı taktirde) diyet yoluyla karşılanabilmektedir.